25 Nisan 2014 Cuma 0 yorum

...

Unutmanın soğukluğndan mı korkuyorsun yoksa aşk acısının sıcaklığından mı?
Yalnızlık güzel gelsene, bir süre sonra alışıyorsun.
20 Temmuz 2013 Cumartesi 0 yorum

Söz veriyorum...

Gözlerini kapatıp uyumak üzere olduğun o anda aklındaki kişi oysa aşıksın. 
Oysa o bundan habersiz bilmem kaçıncı rüyasını görüyordur değil mi? Sen
gününün büyük çoğunluğunu onu hayal ederek geçirirken acaba o şuan ne 
yapıyordur düşüncesi geçiyor aklından. Belki de başkasını seviyor ve sen 
acı çekiyorsun. Hayatında olmasını istediğin o insan hayatının büyük bir
 kısmını işgal ediyor ama hayatında değil dimi? Olası hayallerin var belki de. 
Yaşanabilir umutların var imkansız bile olsa %1 ihtimalli. İmkansız aşkın 
olsa da sana göre imkansız değil belki de. Git ve ona bundan bahset. 
Sevginden. Yok derse ''keşke'' demezsin. Umutların belki yüzde 0,5'e
 düşer ama hala umut vardır. Belki bir gün. Belki dersin. Hala hayaller
 kurmaya devam edebilirsin. Umutların tükenmeye başlayınca umutsuzları
 düşün. Senin sevdiğin hayatta. Oysa sevdiğini kaybeden milyonlarca insan
 var hayalleri %0 ihtimalli artık. Ben onlardanım. Ve sana şunu söylüyorum;
 Unutma ki HAYATTA hiç bir imkansız imkansız değildir. Git ve ona sevginden
 bahset. Hayatın olan kişi hayattayken bunu öğrensin. Karşılık bulamazsan
''Keşke söylemeseydim'' diye belki ama; ''Keşke söyleseydim'' diye 
hayatta pişman olmayacaksın. Söz veriyorum...
                                                                                         @Kivancinabisi
10 Ağustos 2012 Cuma 1 yorum

Umut Var

Güneşin doğması mutluluk veriyor artık. Yeni bir güne uyanmak, hatta bazen geç yatmış olsam bile erken kalkmak. Söylenmiyorum eskisi gibi, küfrederek kalkmıyorum yatağımdan. Tuhaf bir mutlulukla uyanıyorum, ''günaydın'' mesajı görüyorum telefonumda. Birinin uyandığında ilk aklına geldiği kişi oldum yeniden, uyanmamı bekleyen biri var, ''sana da günaydın'' mesajımı bekleyen biri.
Yüzdeki mutluluktan oluşan o salak gülümsememi görmeyeli baya olmuş. Aynaya keyifle sırıtarak bakıyorum sabahları yüzümü yıkarken. Penceremde cıvıldayan kuşları cama yastık atarak korkutup kaçırmıyorum eskisi gibi, uyuz olmuyorum onlara mutlular, dertsizler diye kıskanmıyorum. Ekmek kırıntıları döküyorum camın mermerine. Her sabah besliyorum onları. Dakikalarca izliyorum bazen. Sonra camı açıp keyifle esniyorum güneşe karşı.
Mal mal fotoğraflar çekiliyorum canım sıkılınca. Çoğunu beğenmiyorlar ama umrumda mı? Beni beğenen biri var, benim de beğendiğim. Gerisi sadece akordu bozuk enstürman aleti.
Tam istediğim gibi, hatta belki o ruh eşim diye bahsedilen tarzdan biri. Sıkılmıyorum hiç onunla konuşurken. Ciddiyetin de, makaranın da dibine vurabiliyoruz. Ve sanırım o da sıkılmıyor benden, umarım öyledir. Evet sanırım öyle.
Arkadaşlarıma göğsümü gere gere ondan bahsedebiliyorum. Birlikte yaşanmış birkaç güzel anımı kahkahalar atarak anlatıyorum onlara. Beni mutlu eden birini bulmuş olmam onları da mutlu ediyor.
Güzel hayallerim var onunla. Kimseyle yaşamadığım, hatta kimsenin yaşamadığı hayallerim var gerçekleşmeyi bekleyen. Yolun başındayız daha. Bu sefer hissediyorum ki yol uzun. Sonunda bir ışık var göz kamaştıran, işte o cennet olmalı veya cehennem. Bundan sonraki tüm sevaplarım da, günahlarım da o. Kılışe bir laf ama ömrümün geri kalanı hatta belki. Bir ayrılığı, bir hayal kırıklığını daha kaldıramam. Emin adımlar atmaya çalışıyorum önceki acemiliklerime küfredercesine.
Çok değişik duygular içerisindeyim. Aşk değil, şimdilik bilmiyorum, adını koyamıyorum ama aşk değil. Ama umut var, o bana yeter. Artık o var. O, bana yeter.
26 Temmuz 2012 Perşembe 0 yorum

Şimdilik Deniyorum

Yeniden sevmeye çalışıyorum şu zamanlar. Heveslenmek istiyorum farklı birine yeniden. Unutmaya çalışıyor gibi görünmüyorum, unutmaya çalışıyorum seni gerçekten. ''Boş ver sen daha iyilerine layıksın'' diyen dostlarımın söyledikleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkmıyor artık. Beynimde yankılanıyor uzun uzun. Evet ''ben daha iyilerine layığım'' diyorum sürekli tekrar ederek. İnanıyorum en iyisi de bazen buna. Güveniyorum kendime artık hiç olmadığı kadar. 
Seninle anılarımızın olduğu sokaklardan geçip kendime acı çektirmeyi bıraktım, farklı sokaklar keşfediyorum evimin yoluna çıkan. Önüme engeller çıkmıyor artık, karşıma çıkmıyorsun gülümsediğim bir zamanda boğazımda düğümler yaratarak. Aşk kelimesi artık seni ifade etmiyor benim için. Aşk demek; yeniden yaşayabilir olmak, hayata kaldığım yerden devam etmek, hatta yeniden doğmak demek artık. 
Aşık olmaya çalışıyorum, günün 24 saati seni düşünmek yerine. Farklı şeyler düşünüyorum. Yeni kişilerle tanışıp, hayattan zevk almaya başlıyorum yavaş yavaş eskisi gibi. Eski bir ben oluyorum eskisinden daha da yeni. Yaşadıklarımdan ders alıyorum artık. Olgun düşünüyorum, olgun kararlar alıyorum hayatıma dair. Seni gerçekten unutma kararı aldım. Gerçekten başkası olsun istiyorum artık. Şimdilik senin gibi birisini bulamadım ama; senin gibisini aramayı bıraktığım ve farklı birisine aşık olmayı başardığım gün, her şey farklı ve eskisinden daha güzel olacak. O gün sen gerçekten olmayacaksın. O gün ben yeniden mutlu olacağım. 
24 Temmuz 2012 Salı 0 yorum

İsimsiz Bir Yazı

Sevdiğini kaybetmek nedir bilir misin? Yok hayır öyle kaybetmek değil, bildiğin kaybetmek. Toprağa vermek onu birlikte mutlu bir hayata söz vermişken. Çocuklarınızın, komşularınızın bile hatta, hayalini kurmuşken. Önceden kaybettiklerine komşu bir mezara bırakıp gitmek onu, ne demek bilir misin? Yerli yersiz geliyor ölüm. Erken geç dinlemiyor kader. Allah sevdiklerini erken alırmış yanına, bazen sevdiklerimiz oluyor o aldıkları. Sevinsek mi üzülsek mi bilemiyoruz. Onsuz bir hayata alışmak zor. Onsuz bir hayat yaşarken ölmek gibi. ''Başın sağ olsun'' lafını sık duyacağım dostlardan sağ olsunlar. Ölenle ölünmez diyecek bir çoğu da eminim. Evet ölenle ölünmez ama yaşanmaz da ölensiz. Benim hayatım oydu. Hayatımı kaybettim.
23 Temmuz 2012 Pazartesi 0 yorum

Karşı Kaldırım

Yeni bir günün ilk ışıkları. ''İlerideki ışıklardan sağa dön ikinci ev'' der gibi tarif ettim seni pencereme konan güvercine. Sonra fark ettim ki her yolum sana çıkıyor açık adresini bile bilmediğim. Sora sora bağdat bulunur, seve seve bir hal oldum ama hala aşkıma bir karşılık bulamadım. Sen bana Bağdat'sın ben sana yolcu. Eski bir yolcu otobüsünün cam kenarında düşlerim. Klimalar bozuk, hava sıcak, yokluğun ise ondan daha sıcak yakıyor içimi. Bilet alacak param kalmamış aşka dair. Anlayacağın mecalim yok sevmeye, sevilmedikçe. Verilen adres yanlış her seferinde, adresteki ev boş. Sen yoksun, beni seven. Taşınmışsın aylar önce oradan. Beni umursamadığın, sevmediğin bir kente aldırmışsın ikametini. Her yer kapı, duvar. Aşk; yağmur yağdığında pencereden bakan arap kızı misali izliyor sel olmuş göz yaşlarımı güneşlikleri örtülü pencerenden. Şemsiye açıyor umutlarım ıslanmamak adına. Hala döneceğini umut ediyorum evinin karşı kaldırımında oturmuş. Kaldırım taşları soğuk. Burada olsan belki kızardın taşa oturdum diye tıpkı annem gibi. Belki en az annem kadar severdin beni tekrar. Ama yoksun. Yokluğun deli gibi içime oturmuşken, taşa oturup üşütmüşüm çok mu? O evde olmadığını, artık beni sevmediğini düşünmekten üşütmek üzereyim zaten. Fark ettim ki pencerendeki güllerin solmuş. Onları benden çok severdin diye kıskanırdım. Dön artık, dön. Benim için değil onlar için dön. Sen yine onları benden çok sev, ben karşı kaldırımdan seni seveyim.
22 Temmuz 2012 Pazar 0 yorum

Aşk Nedir?

''Aşk nedir?'' diye durmadan soruyorlar hep bana. Tuhaf bir his kaplıyor içimi. Değişik düşünceler, içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Düşünüyorum saatlerce cevabını, bulamıyorum. Sonra fark ediyorum ki bilmiyorum.
Oysa ''aşkım'' dedim birçok kadına. İnsan anlamanı bilmediği bir kelimeyi neden kullanır ki. En kötüsü de aşkım demek için aşık olmak gerekir. Aşık olmak ne bilmeden nasıl aşık oluyorum? Yoksa aşk değil mi sandığım? Aşk değilse ne? Kim bu aşkım? Neden elini tutuyorum? Neden ona ''seni seviyorum'' diyorum? Neden ''aşık mısın?'' dendiğinde evet diyorum? Aşık mıyım? Aşk mı?
''Aşk mı? Bence aşk; aşkım demek birine, aşık olmak, birinin elini tutmak, seni seviyorum demek, birlikte olmak vs.'' İşte bir çok insanın fikriyatında aşk bu. Oysa değil bence.
Aşk heves etmek en başta. Başkalarına özenmek, istemek, aramak, bulmak, elde etmeye çalışmak, elde etmek, mutlu olmak, mutlu etmek, alışmak, bağlanmak, sevmek, sevilmek, birlikte vakit geçirmek, ayrıyken özleyip, özlenmek, hayatının geri kalanını ona göre şekillendirmek vs. vs. Aşk başlı başına hayat. ''Hayatım'' diyebileceğin birini bulmak aşk, onda hayatı bulmak, hayatını ona sunmak, birlikte güzel bir hayat demek. Şimdiye dek birlikte olmadığınız eski hayatınıza, kaybettiğiniz günlere üzülmek demek aşk.
Aşk ayrılmak demek gerekirse severken. Gerekirse terk etmek demek iyiliği için onun. Kendinden çok onu düşünmek demek aşk.
Aşkta bencilliğe yer yok. Yalan, ihanet, aldatma, itaatsizlik, güvensizlik olmaz aşkta. Olsa aşk olmaz onun adı. Ayrılık olur, mutsuzluk, yalnızlık olur. Bazen böyle şeyler olur ama affetmektir aşk. Görmezden gelmek, bir daha olmayacağına, düzeleceğine söz vermek sözünü tutmaktır aşk. Unutmaktır yaşanılan kavgaları, kırgınlıkları. Unutamıyorsan ayrılmaktır sonsuza dek. Sonra unutulmak, unutmaya çalışmak, unutamamaktır çoğu kez aşk. Sonrası acı. 
Anlatamadım yine değil mi? Çünkü aşkı yaşamadım hiç. Aşk yaşamaktır. Yaşamak. 
Yaşamadıysam tüm bunları nereden biliyorum? Neden mutsuzum ve seni hala unutamıyorum? Bu halimin, duygularımın sebebi nedir? Aşk nedir?




Aşk bir gülümseme sebebi. http://leavemealonepal.tumblr.com/
 
;