11 Nisan 2012 Çarşamba 0 yorum

TARİF-İ AŞK

Ben bir balığım ‘’aşk’’ ise daldığım bir derya… Aşktan gözlerim yaşlı olsa da o derya nereden bilir? Başımı denizden çıkarayım desem balığım ya, nefesim kesilir…(Mevlana)

Aşk daha nasıl anlatılır ki?
 En ulaşılmaz noktalara, en çıkılmaz doruklara vardırır benliğini insanın. Terk edilmiş bir limanda kendi halinde bekleyen köhne gemilerime en gizli denizleri açar. Ben o maviliğin yolcusuyum. En sıkılmaz yolcusu… Hiç kimsenin anlatamadığı her şey aşktır gri bir hayatta üstüne başına renk giymek gibi. Sanki boğazıma takılan bir lokma gibi… Şelalelerin arasında susuz kalmak gibi… Rüyanın en güzel yerinde uyanmak gibi, gibi değil ta kendisi. Kukla gibi iplerimizi çekilip oynatıyoruz her gün. Replikler hep aynı, daracık bedenler arasında geniş ruhlar, yüzlerinde hep aynı tutarsız ifadeler. Aşk bir suret avıdır. Kalabalık ortasında koca bedenlerden küçük bir yüreğe denklik arayışıdır.’’ Siz hiç aşık oldunuz mu ?’’ sorusunu sorduğumuz herkes, en az iki kere aşık olmuştur. Bu cevabı çok sık duyarız, fakat gerçek midir yaşanan ikilem ve değişimle gelen kararsızlıklar. Bu gün adına aşk dediğimiz duygu bir karalama kampanyasından ibaret değil midir? Kavgalar, ihtiraslar bize mavi gökyüzü altında pembe panjurlu evler vadeden hayaller… Gerçek midir? Türk filmlerinde izlediğimiz Necla Hanımın tahta bavula sığdırdığı, genç kızlık hayalleriyle, Adnan Bey’i terk ediş sahneleri, her izlediğimiz aslında bizi gözyaşına boğan sahneler hani…
 Aşk’ı basitleştiriyoruz zaman döngüsünde dokunmaya kıyılmayan tüm değerleri kirletip atıyoruz birer, birer eski hatıralara. Yaşanmayı hak edecek her şeyi tıpkı bir cani gibi öldürüp cesetleri kimsesizler mezarlığına teslim ediyoruz. Belki de gömmek yakışır bize nedense çürümeye terk ediyoruz.’’Aşk her şeydir’’
 Ben bütün insanları eksik sayarım henüz aşık olmamışlarsa eğer… Bir şeyler fark edilmeyi bekler hep. Gerçek aşk ne bedenle kanıtlanır ne de sevgi servetiyle , gerçek aşk sessizliğiyle kanıtlanır sevgilinin. Eğer susuyorsa biri diğerini kaybetmemek adınadır aşkından. Tıpkı rüzgara ters bırakmak gibi dökülen bir yaprağı. Haziran ayında şubat olması gibi… Yaprağın savrulup savrulup kendi dibine düşmesi gibi. Bir gün sana ihtiyacı olur sevgilinin diye yaşıyor gibi yapmaktır aşk… Üflenti masallar dışında gerçeklere perde perde masallar ardından bakmaktır, en zor anlarda bile…
Sorarım şimdi bana: ‘’ Aşk ne demektir?’’ diyene
‘’Aşksızlık ne demektir ?’’ diye...

                                                                                                                          Gülbahar GÜMÜŞ

***Sevdiğim bir arkadaşımın sevdiğim bir yazısı. Yani alıntıdır.***
 
;